Gö Ahmet
KÖYDEN HIKAYELER & ANILAR
GÖ AHMET
Yazan: Musa Ertem
Idris oglu Ahmet Ertem. Nami diger "Gö Ahmet". Yani benim dedem.
Dedem 1900 dogumlu, 1986 yilinda tam 86 yasinda hayata veda etti. Ölmeden bir hafta önesine kadar, astim rahatsizligini saymazsak, gayet saglikliydi. Kalin camli gözlügü, foter sapkasi, elinde bastonu ve heybetli görünümüyle hafizamda kaldi. Dedem son derece ciddi, dürüst, yardimsever, cevresinde hatiri sayilir ve cok cesur bir insandi.
Onun bariz özelliklerinden biri de cok dikdatör biri olusuydu. Hem ailesine karsi hem de disariya karsi dikdatördü o.
Dedemle alakali o kadar olay anlatildi ki bana, bunlari saymakla bitiremem. Bunlarin her birinden ayri bir yigitlik destani yazilabilir. Ben bugün sizlere bu olaylardan sadece bir tanesini anlatacagim.
Yer Yelkovan. Yelkovanda dedemin bir tarlasi var. Tarlanin üst tarafindan yakin döneme kadar bolca kaynak suyu cikardi. Bu su sayesinde bu tarlanin degeri cok fazlaydi dedemin gözünde. Ülkemizde yasanan son dönemlerdeki yagis sikintisi nedeniyle diger bircok kaynak suyu gibi Yelkovandaki su da maalesef bugün kesilmistir. Bu suyun bolca akdigi dönemlerde dedemler Yelkovana sebze ekerlermis. Orada cesitli meyve agaclari dikmisler. Ceviz, kaysi, erik vs. Ayrica bolca sögüt ve kavak agaci da varmis. Tarlanin bir bölümü meyvelik, bir bölümü sebzelik, bir bölümü ekinlik ve bir bölümüde cayirlikmis. Yani cennet gibi bir yer. Bahar, yaz ve güz aylarinda hemen hemen her gün Yelkovana giderlermis dedemler. Sebzeyle, ekinle, cayirla ugrasirlarmis. Son dönemlerde dedem bu tarlanin büyük bir bölümünü elmalik yapti. Epeyce elma agaci yetistirdi. Ama ürünü iyi pazarlayamadigi icin genellikle elmalar elinde cürüdü. Dedem de kizdi ve tamamini sökdü. Ve Yelkovani tekrar ekin tarlasi yapti.
Bu anlatacagim olay Yelkovanin elmalik yapilmasindan cok daha öncesi bir dönemde olmus. Babam o zamanlar 15-16 yaslarindaymis. Babam 1929 dogumlu olduguna göre sanirim olay 1945- 46 yillarinda gerceklesmis.
Bir bahar ayinda babam Yelkovanda hayvanlari otlatiyormus. Henüz delikanlilik cagina yeni adim atmak üzere 15- 16 yaslarinda bir genc. Dedem onu SIK SIK yelkovana, göllü bagina ve baspinara yalniz gönderirmis. Yine bir gün babam yelkovanda inekleri ve koyunlari otlatirken Davutlu köyü tarafindan 10-15 tane büyükbas hayvan gelmis. Inek, at ve esek . Bu hayvanlarin arkasinda da 4 tane delikanli. Bunlar hayvanlarini gelisi güzel salmislar ekinlerin ve cayirlarin üstüne. Hayvanlar ekin ve cayira zarar veriyor. Ama hayvan sahiplerinin umurunda degil. Derken hayvanlar bizim ekine ve cayira girmisler. O gün dedem köyde kalmis. Babam Yelkovanda yalnizmis. Babam dedemden aldigi cesaretle bu dört gencin yanina gitmis. Gencler 20-25 yaslarindaymis.
Babam genclere hayvanlarini bizim ekine sokmamalarini söylemis. Babami daha kücük gördükleri icin ciddiye almamislar. Bamam, eger hayvanlarini alip gitmezlerse dedeme haber verecegini söylemis. Bunun üzerine iki genc gelip babami iyce bir dövmüsler ve "hadi sen git de baban gelsin" demisler. Tabi dedemin kim oldugunu bilmiyorlar. Babam bu ise cok sinirlenmis. Ayni zamanda gururu da kirilmis. Babam bu öfkesiyle atina binmis ve dörtnala köye dedeme haber vermeye gitmis.
Olayi dedeme anlattiginda dedem önce babama kizmis. Sen orada degil miydin, niye onlara engel olmadin, diye. Babam onlar dört kisi ve benden de büyükler, ayrica mani olamaya calisdim ama iki tanesi bir olup beni dövdüer demis. Dedemin kan beynine firlamis. Hem gelip bizim ekini yayacaklar, hem de bizim cocugu dövecekler, öyle mi,demis ve hemen ata binmis. Arkasina da babami bindirmis. Dörtnala Yelkovana yetismis.
Yelkovana vardiginda Davutlular hala oradalarmis. Hayvanlari da bizim ekinin ve cayirin icinde. Dedem babami attan indirmis ve kendisi nara atarak atini dötnala son sürat Davutlularin üstüne sürmüs.
Dedemin vitesden ciktigini anlayan gencler cil yavrusu gibi darmadagin olup kacmaya baslamislar. Dedem birini yakalamis. Attan inmeden elindeki kirbacla birkac tane yapistirmis. Ve demis ki:
-Burda bekle, sakin kacayim deme, yoksa seni fena yaparim, demis.
Adam civi gibi oldugu yerde cakilip kalmis korkudan.
Dedem atini cevirmis baska bir gencin arkasina. Onu da kisa sürede yakalamis. Ona da birkac tane yapisdirmis kirbacla. Onu da oraya birakmis. Ona da oradan ayrilmamasini tembihlemis.
Bu kez dedem atini diger ikisinin arkasina cevirmis. Ama o ikisi atlarina binerek Davutluya dogru kacmislar. Dedem onlari peslerinden biraz takip etmis. Ama onlar arayi acip kacmislar. Dedem de diger ikisini elinden kacirmamak icin geri dönmüs. Geri geldiginde diger ikisi korkudan olduklari yerden kipirdayamamislar.
Dedem bunlari yakalamis ve hayvanlarin ipiyle (örme) güzelce agaca baglamis. Ve babama dönüp:
-Hasan Hüseyin, bunlar miydi seni dövenler oglum? demis.
Babam:
-Biri suydu baba, ama digeri kacdi, demis.
Dedem elindeki kirbaci babamin eline vermis. Ve babama demis ki:
-Eger gözlerinin yasina bakarsan, bu kez seni dala baglar, kirbaci da onlarin eline veririm.
Tabi ki babamin canina minnet. Bir saat önce onlar da onu dövmüslerdi. Simdi dengeler degismisdi. Onlar babamin eline düsmüslerdi. Babam:
-Sen hic merak etme baba, ben onlarin hakkini veririm,demis. Ve mesaiye baslamis.
Dedem bir sigara yakip ekinlere hasar tespiti yapmaya gitmis. Bu esnada Koca Mustafa emmi gelmis tesadüfen. (Aladdinin babasi). Ne olup bittigini, gencleri agaca neden bagladigini ve babamin onlari neden kirbacladigini dedeme sormus. Dedem de durumu oldugu gibi Mustafa amcaya anlatmis. Mustafa amca dedemden 10-12 yas daha gencdi. Ve dedeme cok saygisi vardi.
Aradan iki saat gecer gecmez, Davutlu tarafindan 20-25 kisilik öfkeli bir kalabalik dedemlerin üstüne dogru gelmeye baslar.Atla kacip giden gencler köyden yardim istemisler. Bu durumu gören Mustafa amca dedeme:
-Aaamman, Ahmet agam, bunlar bizi öldürürler, en iyisi atlarimiza binip kacalim, der.
Dedem gelen kalabaliga öfkeli öfkeli bakmis ve:
-Sen gidersen git Mustafa. Gelecekleri varsa görecekleri de var. Hayrimizi koruyacak kadar serrimiz olmazsa bunlar bizi tarlamizin basina koymazlar, demis.
Mustafa amca:
-Sen gelmezsen ben de gitmem Ahmet aga, sen nerdeysen ben de ordayim, demis.
Dedem heybedeki av tüfegini Mustafa amcaya vermis ve:
-Mustafa, mecbur kalirsan kullanmakdan cekinme, demis.
Sonra babami da yanina cagirip ücü bir arada arkdan akan suyun karsi tarafina gecmisler.
Davutlular öfkeli bir sekilde son sürat dedemlerin üstüne dogru gelirler. Kiminin elinde tirpan, kiminin elinde capa, kiminin elinde kazma, kiminin elinde dirgenle.
Dedem burnundan derin derin nefesler alir. Mustafa amcayla babam cok korkarlar, ama dedemden cesaret alirlar. Kalabalik dedemlerin yanina 15-20 metre kala dedem belindeki tabancasini cikarir . Mermiyi namluya sürer ve namluyu kalabaligin en önde gelenine dogrultur. Ve tipki bir aslan gibi kükreyerek der ki:
-Eger bir adim daha atarsaniz, cok kan akar... Silahimda 14 tane kursun var... Tam 14 tane can alirim, der.
Bu sert ve kararli ses karsisinda kalabalik oldugu yerde kalakalir. Kimseden cit cikmaz. Herkes nefesini tutmus, olacaklari bekliyor. Kalabaligin icinden önde duranlardan bir tanesi elini beline atar. Dedem silahini ona dogrultur ve:
-Galiba önce sen gebermek istiyorsun, der.
Bunun üzerine adam elini belinden hemen geri ceker.
Birkac saniye kimseden cit cikmaz.Adeta herkes birbirinin nefes alipverisini duyar.
Kalabaligin icinden yasli bir adam biraz öne cikar ve dedeme der ki:
-Ahmet aga, yaptigini begendin mi? Su cocuklarin haline bir bak, dövülürde böyle mi dövülür.... der.
Dedem hic istifini bozmadan, silahini da indirmeden, sert bir ses tonuyla söyle yanitlar adami:
-Ben yaptigimi begendim, eger sizler de begendiyseniz, alin sipalarinizi ve kaybolun buradan. Biz sizlerin bagina bahcesine varip da sizleri rahatsiz ediyor muyuz? Eger cesaretiniz varsa ben malimin basindayim, her gün buradayim, bundan sonra yine gelin, der.
Dedemin bu kararli durusu karsisinda Davutlular geri adim atmak zorunda kalirlar. Yoksa o gün orada cok kan akacagini anlarlar. Agaclarda bagli olan gencleri de cözerler ve kör pisman gerisin geri Davutlunun yolunu tutarlar. Ve bir daha da Yelkovana gelmeye cesaret edemezler. Gö Ahmete dis gecmeyecegini, onun belali bir adam oldugunu bir kez daha anlarlar. Isde Gö Ahmet böyle cesur ve dikdatör bir adamdi.
Sevgili dedem, mekanin cennet olsun, dualarimiz seninle.